29 Nisan 2007 Pazar

EDEBİ SANATLAR

Sözü etkili hale getirmek için değişik anlam çağrışımları ya da ses benzerlikleri kullanılır. Şair ne kadar ince bir anlam, ne kadar hoş bir ses bulursa, şiir o denli güçlü olur. İşte şiirde, az da olsa düzyazıda, bu tür söz hünerleri edebi sanatları oluşturur.


1)TEŞBİH(benzetme): Aralarında benzerlik ilgisi bulunan iki kavram ya da varlıktan birinin diğerine benzetilmesiyle yağılan sanattır. Sadece şiirde değil düzyazıda hatta konuşma dilinde bile çok kullanılır.
Tam bir teşbihte dört unsur vardır:
a.Benzetilen: Aslan
b.Benzetme edatı: Gibi
c. Benzetme yönü: Kuvvetli
d.Benzeyen :Çocuk
Her benzetmede bu unsurların tümü bulunmaz.Eğer sadece benzeyen ve kendisine benzetilen kullanılırsa,benzetmeye "teşbih-i beliğ"(en güzel benzetme) denir.

2)İSTİARE: Benzetmenin temek unsurlarından birinin kullanılmadığı teşbihe denir.
Bunu üç aşamada inceleriz;

A)AÇIK İSTİARE: Benzetme unsurlarından sadece kendisine benzetilenle yapılır. Benzetmenin diğer unsurları söylenmez okuyucunun yorumuna bırakılır.
"Edebiyatımızdan bir çınar daha devrildi."
"Sabahtan uğradım ben bir fidana.."
"Sen o yılanın sözlerine bakma!"
B)KAPALI İSTİARE: Benzetme unsurlarından benzeyen ve benzetme yönüyle yapılır.
"Akşam lekesiz, saf, ,iyi bir güz gibi akşam
Ta karşı bayırlarda tutulmuş iki üç çam
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi."
Yukarıda belirttiğimiz gibi şiirlerde kendisine benzetilen ve benzetme edatı yoktur. Sadece benzeyen ve benzetme yönü vardır. Öyleyse sanat, kapalı istiaredir.
C)TEMSİLİ İSTİARE: Kendisine benzetilen ve benzetme yönüyle yapılan benzetmelerdir. Bunlarda benzeyenin anlatılmak istenen birçok özelliği kendisine benzetilenin özelliği olarak sıralanır.
"Son şanlı macerasını tarihe anlatın
Zincir içinde bağlı duran kahraman atın
Gittikçe yükselen başı Allah' kalkıyor
Asrın baş eğdi sandığı at şaha kalkıyor."
Yukarıdaki dizelerde Osmanlı, bir ata benzetilmiş ancak Osmanlı hiç söylenmemiş, atın özellikleriyle hissettirilmiştir.

3)MECAZ-I MÜRSEL: Bir sözü, benzetme amacı gütmeden, başka bir söz yerine kullanma sanatıdır. Genellikle bütünün, bir parçası söylenerek tümü çağrıştırır.
"Bu dosyayı akşama kadar incelemelisin."
Bu örnekte incelenecek olan dosyanın kendisi değil içindeki evraklardır; ancak evrak kelimesi yerine dosya kelimesi kullanılmıştır. Evrak, dosyaya benzememektedir; fakat aralarındaki
iç-dış ilişkisi nedeniyle evrak kelimesi yerine dosya kelimesi kullanılmıştır.

4)TEŞHİS(kişileştirme): İnsan dışındaki varlıklara insana özgü, insanın yapabileceği davranışları yaptırma sanatıdır.
*Teşhisin olduğu yerde 'kapalı istiare' de vardır.
*İnsan dışındaki varlıkların konuşturulmasına ise 'İNTAK' denir.

5)KİNAYE: Bir sözün gerçek anlamını söyleyip mecaz anlamını çağrıştırma sanatıdır. Bu sanatta sözün gerçek anlamı da söylenmiş olabilir. Ancak asıl kastedilen, geçerli olan mecaz anlamdır.
"Bulamadım dünyada gönüle mekân
Nerde bir gül bitse etrafı diken."
dizelerinde son dizede kinaye yapılmıştır. Çünkü; gerçekten gülün olduğu yerde, mutlaka dikenler de vardır. Ancak burada asıl söylenmek istenen 'nerde iyilik olsa çevresinde mutlaka kötülük de olur' anlamıdır.Yani dizede söylenen gerçek anlamın ardında bir mecaz anlam vardır.

6)TEZAT: Anca birbirlerine karşıt olan durumların, fikirlerin bir arada kullanılması sanatıdır.
"İçimde kor donar buzlar tutuşur
Yağan ateş midir kar mıdır bilmem"
Bu şiirde 'kor'un donması 'buzlar'ın tutuşması tezat bildirmektedir.

7)TELMİH: Söz arasında bir olayı, bir atasözünü, bir fıkrayı hatırlatma sanatıdır. Hatırlatılmak istenen şey hakkında ipucu olabilecek bazı özellikler verilir.
"Daha dün neşe verirken yadı
Gömelim ağlayarak kalbimize
Şimdi hicran dolu Sadabad'ı
Onu son matem unutturdu bize"
Bu dizelerde geçen 'Sadabad' sözü Osmanlı Dönemi'nin 'Lale Devri'nin ve o devrin zevk, safa alemlerinin yapıldığı yerleri hatırlatıyor.

8)HÜSN-İ TA'LİL: Bir olgunun gerçek nedeni bilindiği halde onu başka bir nedenden oluyormuş gibi gösterme sanatıdır. Sanatçı gerçek sebebi inkar ederek yerine heycanına uygun bir neden gösteriri.
"Köyün girişinde karşılamak için beni
Dizilmiş sıra sıra köyün tüm selvileri."
dizelerinde ise yol kenarındaki selvilerin yazar kendisini karşılamak için dizildiğini söyleyerek 'hüsn-i ta'lil' yapmıştır.

9)TECAHÜL-İ ARİF: Bilinen bir şeyi, anlam inceliği oluşturmak için bilmiyor görünme sanatıdır.
"Çördükler, cevizler, iğdelerin
Gidin bakın gölgeleri orda mı"
dizelerini incelediğimizde, şairin, gölgelerin orda olmadığını bildiği halde 'gidin bakın' demesi bildiği bir durumu bilmezden gelmesi olarak görülebilir.

10)LEFF Ü NEŞR: Birinci dizede söylenen sözlerle ilgili olarak ikinci dizede bazı sözlerin bir sıra gözetilerek anlatılmasıdır.
"Gönlümde ateştin gözümde yaştın
Ne diye tutuştun ne diye taştın"
dizelerine baktığımızda birinci dizedeki 'ateş' ve 'yaş' sözcüklerinin anlamıyla ilgili olarak ikinci dizede 'tutuştun' ve 'taştın' sözcükleri verilmiş, ilgili sözcüklerin alt alta geldiğini görüyoruz.

11)CİNAS: Şiirde yazılışları aynı, anlamları farklı sözlerin bir arada kullanılmasıyla oluşan sanattır.
"Ben sana bülbül, bana sen gülşen ol
Ko beni ağlayayım, sen gül, şen ol"
dizelerinde birinci dizedeki 'gülşen ol' sözünün gül bahçesi ol anlamına geldiğini, ikinci dizedekinin ise neşeli olmak anlamında olduğunu görüyoruz. Yazılışları aynı anlamları farklı bu sözler cinas olmuştur.

12)TEVRİYE: Birkaç anlamı olan bir kelimenin, iki ya da daha fazla anlama gelecek şekilde kullanılması sanatıdır. Bu anlamların tümü de gerçektir. Bu yönüyle kinayeden ayrılır; çünkü kinayede mecaz anlam çağrıştırır.
"Ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.
dizelerindeki 'ulusun' sözü hem yücesin, asilsin anlamına gelmiş, hem de 'bir köpek ses çıkarsın' anlamında kullanılmış. Bu anlamların ikisi de gerçektir.

13)TARİZ: Bir kişiyi, olayı ya da durumu alaylı yoldan, iğneleyici bir dille eleştirme sanatıdır.
"Yiyin efendiler yiyin bu han-ı yağma sizin
Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin"
dizelerinde devlet malını yiyip bitirenlerin eleştirdiği görülüyor; dolayısıyla tariz yapılmıştır.

14)MÜBALAĞ(abartma): Bir durumu olduğundan çok büyük ya da çok küçük gösterme sanatıdır.
"Bir ah çeksem dağı taşı eritir
Gözüm yaşı değirmeni yürütür."
dizelerinde çekilen 'ah'ın dağı taşı eritmesi, göz yaşının değirmeni yürütmesi mümkün olmayan şeylerdir. Şairin kederinin çokluğunu bildirmek için abartma yapmıştır.

15)TEKRİR: Anlamı kuvvetlendirmek için bir veya birkaç kelimenin dizelerde tekrarlanmasıdır.
"Kimse yetişmemiş kimseye
Kimse kimseyi anlayamaz
Kimse kimseyi eğitmemiş"
dizelerinde geçen 'kimse' sözcüklerinin tekrir oluşturduğu söylenebilir.

16)TENASÜP: Aralarında anlam ilgisi bulunan sözleri bir sıra gözetmeksizin bir arada kullanma sanatıdır.
"Bülbüllerin ister seni ey gonce-dehen gel
Gül gittiğini anmayalım gülşene sen gel"
dizelerinde bülbül, gonca, gül, gülşen gibi bahçede bulunan şeyler sıralanmıştır.

17)SECİ: Düzyazıda kafiyeli sözcüklerin kullanılması sanatıdır.
"İlahi! Beka isteyen candan vücud afetlerini sen def et! Dirlik uman gönülden varlık hicabını sen ref et! Can sırrın isteyene şer yolunu tarik et! Yokluk yoluna gidene tevfikini refik et!"
Bu yazıda kafiye söz konusudur. Yani bu düzyazıda seci sanatı yapılmıştır.

18)ALLİTERASYON: Şiirde aynı sesin fazla kullanılmasından kaynaklanan ses sanatıdır.
"Eylülde melul oldu gönül soldu da lale
Bir kaküle meyletti gönül geldi bu hale"
Bu dizelerde 'l' sesinin çok kullanıldığı görülüyor. Öyleyse burada bu sesle aliterasyon yapılmıştır.

19)İRSAL-İ MESEL: Bir düşünceyi kanıtlamak için şiirde bir atasözünü, bir vecizeyi söyleme sanatıdır. Bu sanatla şair kendi düşüncesinin ne kadar olduğunu ortaya koymak ister.
"Balık baştan kokar bunu bilmeme
Seyrani gafilin ahmaklığından"
dizelerindeki 'balık baştan kokar' ifadesi bir atasözüdür. Bu atasözü dizelerindeki sözler arasında olduğundan şiirde irsal-i mesel yapılmıştır.

20)NİDA: Şiirde seslenme sanatıdır. Çoğu zaman ey, hey gibi ünlemlerle belirtilir. Ancak ünlemsiz de yapılabilir. Bir haykırma ifadesi sezilir.
"Gittiniz, gittiniz siz ey mürgan!
Çık fatıma lahdden kıyam et
Yadımdaki haline devam et"

21)LEBDEĞMEZ: Dudakların birbirine değmesiyle oluşan b, f, p, m, v harflerinin sesli harflerden sonra getirilmemesine denir.
"Çekil izzetle, uzlet kuşesinde
Aziz ol, derd-i şöhretden cüda ol"
dizelerinde lebdeğmez sanatı yapılmıştır.

22)İKTİBAS: Şiirde bir ayeti, hadisi veya bir sözü tam ya da yarım olarak kullanma sanatıdır.
"Uykuya dalmış da çok derinden
Sessiz, sedasız ve çok inceden
'Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden'
dizelerinde ise şair son dizede Y. Kemal'in bir şarkısını iktibas sanatı yapmıştır.

23)İSTİFHAM: Cevap beklemeden soru sorma sanatıdır.
"Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı?"
sorusunda istifham sanatı yapılmıştır.

24)MECAZ: Kelime veya kelime gruplarını bilinen ilk manalarından başka bir manada kullanmaya mecaz denir. Mecaz edebî eserlerde kullanıldığı gibi zaman zaman günlük konuşmalarda da kullanılır. Eğer kelimeye kazandırılan mana ile asli mana arasında bir benzerlik var ise bu mecaz; hiç bir ilgi yok ise mecaz-ı mürsel adını alır.
"Ona bu kadar sert sözler söylememeliydi."
Cümlesinde sert kelimesi gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak mecaz anlamda kullanmıştır.

1 yorum:

Adsız dedi ki...


Russia girls sex, virgin russian porn, rus porno teen rus sex ile daha da bir güzel olmuş sanki burada.